İnsanlığın yazılı tarihiyle birlikte hatta ondan da önce astroloji, bilgiler toplusu olarak ortaya çıkar. Henüz insanlar bilgiyi kaydetmeyi öğrenmemiştir, fakat gökyüzündeki yıldızları, güneşin hareketini heyecanla izlerler. Ay ve güneş tutulmaları korkunç olaylar olarak nitelenir. Güneşin batışı bile korkuları artırır. Zamanla insanlar bu hareketlerin peryodik olduğunu farkederler ve bilgiler sözlü olarak diğer nesillere aktarılır. Artık korku azalmıştır. İnsanoğlu daha fazla bilgi edinmek için kayıt tutmaya başlar. Takvim böylece doğar. Tarımla birlikte takvimin önemi artar. Aynı zamanda görsel işaretleri kullanan ilk yazılar ortaya çıkar. Astroloji için yeniden doğuş süreci başlamıştır. Hesaplamayı bilenler bilginin gücünü farkeder. Yüksek mabetler kurulur ve gezegenlerin hareketleri incelenir. Astrolog aynı zamanda kahindir de. Pratik ihtiyaçlar doğrultusunda yıl ve ay kavramları ortaya çıkar. Yıl yerin güneşin çevresinde tam bir devresi olarak kabul edilir. Hatalar vardır, ama pek önemli değildir. Ayın evreleriyse ay kavramını ortaya çıkarır. Eski astrologlar ayı bilinen yedi gezegeni de katmakla haftalara böler. Sonra kayıtlar tutulur ve titiz hesaplamalar kayda geçilir. Şüphesiz tüm uygarlıklar çeşitli zamanlarda çeşitli astrolojik hesaplar yapmışlardır. Babil, Eski Mısır, Hint, Eski Çin, Maya, Aztek, Inka, Eski Yunan, Roma ve Arap uygarlıkları bunlar arasındadır. İlk astrologlar yazıdan önce yaşadıkları için onların kimler oldukları bilinmiyor, fakat bulduklarını ilk kaydedenler Kaldeliler olmuştur. M.Ö.3000 yılında Kaldeliler (şimdiki Irak) astrolojinin bilinen en özgün şekillerinden birini ortaya çıkarmışlardır. Kral Sargon için yazılan "Namar Beli" bilinen en eski astrolojik metin olma özelliğini taşımaktadır. Hindistan ve Çinde 4000 yıl önce astrolojiyle ilgili gelişmeler kaydedilmişti.
Daha sonra Antik Yunan da astrolojiye merak duymaya başlar. Özellikle büyük düşünürler Pythagoras ve Plato'nun yazılarında M.Ö. 500 yıllarında eski Yunanlılarda astrolojinin varlığından bahsedilmektedir. Zodyak, Astroloji, Horoscop gibi terimler yunan dilinden dünyaya yayılmıştır. Yunanlar gökyüzündeki güneşin geçtiği burçlar kuşağını Zodyak (zōdiakos kyklos) diye isimlendirir, yani "hayvanlar çemberi". Sözcük olarak Astroloji de Astro - yıldız, logos - bilim olarak yunanca geçerlik kazanır.
Zodyak yani burçlar kuşağı ilk astrolojik kayıtlarda şimdikinden biraz daha karmaşık idi. M.S. 180 yılında büyük Yunan matematikçi ve astronom Ptolemy tarafından bugünkü şekline getirilmiştir. Ptolemy "Apotelesmatika" kitabına daha önceki bilgileri de dahil eder. Daha sonra bu bilgiler Romalılara ordan Avrupanın diğer kısımlarına yayılır ve geniş kabul görür. İslamın yükseliş evresinde bilgiler tekrar daha da genişlemiş şekilde ortadoğuya geri döner. Arap astrologları tarafından daha da detaylandırılmış bilgiler Haçlı seferleri ve ticaret aracılığıyla Avrupaya yeniden hem de daha kapsamlı olarak geri döner. M.S. (805-85) yılları arasında yaşamış olan Albumasur ya da Abu Manuchar'ın eseri "Introductorium in Astronomiam" şeklinde latinceye çevrilir ve Avrupada astroloji yeniden önem kazanır. Ortaçağın sonlarına doğru da batı astrolojisi diye anılmaya başlanır. Geçen yüzyılda ise Carl Jung astroloji hakkında yazılar yazmış, insan kişiliği ve motivasyonu hakkındaki çalışmalarında astrolojiden faydalanır.
Astroloji güneşin bir yıl süresinde burçlarda geçirdiği dönemleri inceler. Fırsat alanlarını, şanslı zamanlarını, doğum haritanızda sizi kısıtlayan, zorlayan alanları, gecikmeleri gösterir. Gezegenler açısından şanslı dönemlerde, hiçbir şey yapmadan oturursanız bu fırsatları kaçırabilirsiniz. Aynı şekilde gezegenlerin zorlayıcı etkiler yaptığı dönemlerde gerekli gayret ve azimi gösterirseniz tüm zorlukları aşar kendinizin bile farkında olmadığı içinizdeki gücü ortaya çıkarabilirsiniz.